Junkrat için kaos ve yıkım takıntısı olan bir deli desek pek de yanlış olmaz. Junkrat’ın hikayesi memleketi olan Avustralya’ya omnium füzyon çekirdeğine yapılan saldırı ile başlıyor. Bir zamanlar tonlarca değişik hayvan ve canlı türüne ev sahipliği yapan topraklar artık tanınmaz hale gelmişti. Kurak, radyoaktif ışımaya maruz kalmış ve yaşanmaz hale gelen bu topraklar bir daha eskisi gibi olamayacaktı.
Bu saldırı nüfusun çoğunu yok etmiş olsa da kurtulanlar da vardı. Kendilerini Junkers olarak adlandıran bir grup omnium’un kalıntılarını ellerinden geldiği kadar temizlediler ve kendi acımasız, kuralsız toplumlarını bu topraklar üzerinde inşa ettiler.
Junkrat’ta bu topluluğun bir üyesiydi. Ekibin tüm üyeleri gibi o da radyasyondan etkilenmişti. Bu etkilerin kendini gösterdiği en büyük alan ise Junkrat’ın zihni oldu. Yavaş yavaş delirmesine sebep olan radyasyon yüzünden Junkrat korkusuz ve patlayıcılara neredeyse aşık bir hale büründü. Artık hiçbir yıkım ve patlama onu korkutmuyor, aksine ilgisini çekiyordu.
Bu çorak topraklarda yaşamına devam ederken Junkrat omnium’un kemiklerinde bir şeyleri değiştirdiğini fark etti. Yaptığı keşif son derece kıymetli bir şeydi. Ancak bu keşfin haberinin yayılması pek de uzun sürmedi ve kelle avcıları onun peşine düştü. Hızla yayılan haber ile kelle ve ödül avcıları Junkrat’ı gittiği her yerde takip etmeye başladılar.
Bu durum karşısında Junkrat ise Roadhog adlı başka bir sağ kalan savaşçı ile bir anlaşma yaptı. Artık Roadhog onun hem koruması hem de yol arkadaşı olmuştu. Şimdilerde Roadhog’un katılmasıya Junkrat’ın hikayesi farklı bir boyut kazanmış durumda. Bu çılgın ikili kanun namına hiçbir kural tanımayarak ve önlerine çıkan tehlikeler ile vahşi bir biçimde mücadele ederek yollarına devam ediyorlar.
