Kılınç Hukuk ve Danışmanlık tarafından hazırlanan Espor Hukuku serimizin üçüncü bölümünde değineceğimiz konu espor ve şiddet ilişkisinin 6222 sayılı kanun kapsamında incelenmesi oluyor.
Takımlar halinde veya bireysel olarak gerçekleştirilen, fiziksel ve zihinsel yeteneklerin ön plana çıkartıldığı espor müsabakalarında özellikle rekabetçi yapıdan dolayı şiddet içerikli eylemler ve bu eylemlerin hukuki durumun incelenmesi önem arz etmektedir. Espor müsabakaları kapsamında espor oyuncuları veya müsabakaya oyun oynamaksızın dahil olan 3.kişiler tarafından meydana getirilen şiddet içerikli eylemlerin yaptırımı genellikle oyun yayıncıları (Publisher) tarafından turnuva kurallarına dayanılarak belirlenmektedir.
Bu kapsamda oyun yayıncılarının oluşturdukları sohbet filtreleri gibi anlık önlemlerin varlığıyla birlikte ayrıca oyun içerisinde gerçekleşen fiillerin yaptırımlarına yönelik kurallar vasıtasıyla da proaktif önlemler alınmaktadır. Ancak tarafların özel hukuki ilişkisi olarak nitelendirilebilecek bu yaptırım alanın dışında esporun spor olma vasfı sebebiyle; 6222 sayılı Sporda Şiddet ve Düzensizliği Önlenmesine Dair Kanun (“Kanun”) ‘un içerdiği hükümler ve Kanun’un yürürlük amacı espor açısından da önem arz etmektedir. İşbu makale ile Kanun’un espora uygulanabilirliği incelenecektir.
Espor ve Şiddet
Espor ekosistemi sahip olduğu büyük ivme ile popüler hale gelmiş spor dallarının pek çoğundan daha fazla kitleye sahip hale gelmiştir. 2018 verilerine göre Türkiye’de 4.000 (dörtbin)’den fazla lisanslı espor oyuncusu bulunurken 4.000.000(dörtmilyon)’dan fazla taraftarın bulunduğu düşünülmektedir.1 Espor ekosisteminin sahip olduğu sayısal büyüklük düşünüldüğünde dünyanın en popüler spor dalı olan futbolun 40-50 yılda geldiği noktaya esporun 4-5 yılda geldiği görülmektedir. Dolayısıyla espor ekosisteminin büyüme hızının espora ilişkin problemleri de büyük bir hızla doğabileceği ve proaktif önlemler alınmasının zaruri olduğu göstermektedir. Özellikle bu minvalde, esporun sayısal değerleri göz önüne alındığında esporda şiddetin incelenmesi önem arz etmektedir.
Espor ekosisteminin ve espor müsabakalarının kendine has yapısı göz önüne alındığında şiddet ifadesinin geleneksel anlamdaki sporda şiddet imajından farklı olduğu görülebilecektir. Bu sebeple Kanun’un yaptırım içeren hükümlerinin uygulanması için gerçekleştirilen fiillerin Kanun’un kapsamında olup olmadığının belirlenmesi gerekmektedir. İlk olarak Kanun’un Kapsam başlıklı 2.maddesinde;
“…müsabaka öncesinde, esnasında veya sonrasında, spor alanları ile bunların çevresinde, taraftarların sürekli veya geçici olarak gruplar halinde bulundukları yerlerde veya müsabakanın yapılacağı yere gidiş ve geliş güzergâhlarında, takımların kamp yaptığı yerlerde uygulanacak güvenlik önlemlerini, şike, teşvik primi ve diğer yasak fiil ve davranışları, bunlara uygulanacak yaptırımları, spor kulüplerinin, spor kulübü yöneticilerinin, sporcularının ve diğer görevlilerinin, genel kolluk veya özel güvenlik görevlilerinin, hakemlerin, taraftarların, taraftar derneklerinin, taraftar temsilcilerinin, spor federasyonlarının, yazılı veya görsel ya da işitsel kitle iletişim kuruluşları ile mensuplarının ve diğer ilgili kişi ve kurumların spor müsabakalarında şiddet ve düzensizliğin önlenmesine ilişkin hususlardaki görev ve sorumlulukları…”
kapsadığı açıkça belirtilmiştir. Ayrıca Kanun’un Tanımlar başlıklı 3. maddesinin g fıkrasında, Spor Alanları’nın; spor müsabakalarının veya antrenmanların gerçekleştirildiği alanlar ile seyircilere ait seyir alanları ya da takımların kamp yaptığı yerleri ifade ettiği görülmektedir.
Yukarıda ifade edilen kapsam ve tanımlara ilişkin hususlar incelendiğinde yer alan ifadelerin, esporda da yer almasına karşın Kanun’un suç ihdas eden hükümlerinin uygulanmasının kanunilik ilkesine uyması amacıyla Kanun’un tanımlar kısmına espora ilişkin tanımlar eklenmesinin uygun olacağı düşünülmektedir. Özellikle espor müsabakalarının gerçekleştirildiği ve binlerce seyircinin yer aldığı espor arenaları Kanun’a göre spor alanıdır ve Kanun’un getirdiği yükümlülüklere tabi tutulmalıdır. Ayrıca yapılacak düzenlemeler ile antrenmanların gerçekleştirildiği ve takımların kamp yaptığı alanların spor alanı olarak kabul edilmesi; espor bakımından Oyun Evleri (Gaming House)’nin bu kapsamda olmasını sağlayacaktır. Bu kapsamda özellikle tanımlar kısmına eklenecek birkaç bent ile Kanun’dan doğan yükümlülüklere ilişkin doğabilecek ihtilaflar engellenmiş olacaktır.
Önemle belirtmek gerekir ki; sporda şiddet denildiği zaman ilk olarak taraftar grupları tarafından gerçekleştirilen eylemler akla gelse de profesyonel sporcuların fair play ruhuna yakışmayan hareketleri de zaman zaman karşımıza çıkabilmektedir. Burada değinilmesi gereken bir diğer ayrım ise şiddet kavramının ihtiva ettiği anlamdır. Sporda şiddet denildiği zaman fiili anlamda saldırı gerçekleştirilmesi veya fiziki bir kavga akla gelmektedir. Ne var ki; aklımıza gelen bu tanım gerçeği tamamen yansıtmamaktadır. Kişiler veya topluluklarca gerçekleştirilen sözlü, görsel veya yazılı tüm şiddet eylemler sporda şiddet kavramını oluşturma unsuruna sahip olabilecektir. . Özellikle yakın zamanda tüm ekosistemin canını sıkan Oyuncu Evleri’nde cinsel eğilime yönelik saldırı gerçekleştiğinin öğrenilmesi ve uzun zamandır bilinen sporcuların çok genç olmasından kaynaklanan birtakım anlaşmazlıklar espor ekosistemini geriye çekmektedir. Türk Ceza Kanunu(“TCK”)’nun Hakaret kenar başlıklı 125.maddesi kapsamında değerlendirilebilecek bu olayın özel nitelikte olan Kanun kapsamında düzenlenmesi zaruriyeti, hassas bir konu olan Oyun Evleri’nin espor için sahip olduğu önem sebebiyle daha çok önem kazanmaktadır.
Kanun’un espor müsabakaları için uygulanabilirliğinin incelenmesinde hassasiyet içeren husus, “Spor Müsabakası” ifadesinin Kanun’un Tanımlar kenar başlıklı 3.maddesinin I fıkrasında “Federasyonların düzenlediği veya düzenlenmesine izin verdiği ya da katkıda bulunduğu her türlü sportif karşılaşma ve yarışmayı,” şeklinde tarif edilmesidir. Ancak daha önce ifade edildiği üzere espor ekosisteminde gerçekleşen müsabakaların çoğunluğu oyun yayıncıları tarafından düzenlenmektedir. Dolayısıyla Kanun’un uygulanması açısından Federasyon tarafından bizzat düzenlenen veya izin verilmiş olan espor müsabakalarının baz alınması gerekmektedir. Ancak oyun yayıncılarının düzenlediği turnuvalar ve liglerin bu kapsam dışında olması Kanun koyucunun tesis etmek istediği amacı tam olarak sağlayamamaktadır. Bu kapsamda özellikle özel tüzelkişi olan oyun yayıncılarının organizasyonlarının da tanımlara ilave edilmesi espor açısından daha uygun olacaktır.
Kanun Kapsamında Espor ve Şike
Espor takipçileri tarafından da bilindiği üzere espor müsabakaları fair play ruhuna diğer spor faaliyetlerine nazaran çok daha uygun düşmektedir. Gerek espor takipçilerinin fanatik ruh ile hareket etmemesi ekosistemin çok daha dar ve birbirine karşı sevgili bir topluluktan oluşması birçok problemin oluşmasını önceden engellemektedir. Tüm bunların yanında espor her ne kadar büyümekte olan bir alan olsa da ülkemizde, ekonomik açıdan popüler diğer spor dallarına
yaklaşabilecek güce henüz erişememiştir. Aynı zamanda oyun yapımcısı şirketlerden bazılarının aldığı kararlar ile resmi liglerde düşme ve yükselme kavramının da azalması veya ortadan kaldırılması sonucu özellikle şike gibi konular akla dahi gelmemekteydi. Ancak yakın zamanda gündemi değiştiren bahis mevzusu espor açısından da çeşitli sorunların oluşabileceğinin habercisi olmuştur.
Bahis, spor faaliyetleri açısından çok önemli bir gelir kapısı oluşturmaktadır. Özellikle espor oyun yapımcılarının çok büyük rol oynadığı bir alan olduğundan devletler tarafından regüle edilebilecek gelir kapıları espor takımları açısından çok büyük önem taşımaktadır. Ticari anlamda büyük önem arz eden bahisin espora bazı problemleri de getirmeye gebe bir konu olduğu da aşikardır.
Kanun’un 11. maddesinin birinci fıkrasında;
“Belirli bir spor müsabakasının sonucunu etkilemek amacıyla bir başkasına kazanç veya sair menfaat temin eden kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis ve yirmi bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır. Kendisine menfaat temin edilen kişi de bu suçtan dolayı müşterek fail olarak cezalandırılır. Kazanç veya sair menfaat temini hususunda anlaşmaya varılmış olması halinde dahi, suç tamamlanmış gibi cezaya hükmolunur.”
ifadelerine yer verilerek herkes tarafından şike olarak bilinen kavramı tanımlamıştır. Şike spor müsabakasının sonucunu etkilemek amacıyla gerçekleştirilen eylemleri ifade etmektedir. Spor faaliyetinin ve özellikle müsabakanın önemine göre atfedilen ticari değerler şike gerçekleştirilmesi motivasyonunu büyük ölçüde arttırmaktadır. Bu bağlamda yeni yeni gelişmekte olan espor ekosisteminin özellikle ekonomik anlamda büyük güç taşımaması ve aktörlerinin genel olarak çok küçük yaştaki gençlerden oluşması şike riskini büyük ölçüde arttırmaktadır. Şikeden söz edebilmek adına Kanun’un 11. Maddesi incelendiğinde tarafların herhangi bir menfaate yol açmak üzere, müsabakanın sonucu etkilemek yönünde anlaşması ve gerçekleştirilen eylemin müsabaka sonucunu etkilemesi gerekmektedir. Bahsi geçen unsurların birlikte oluşması halinde şike kavramında bahsedilebilecektir. Bu kapsamda Kanun’un ilgili hükmünün uygulanabilmesi adına espora ilişkin düzenlemelerin de Kanun’a eklenmesi yerinde olacaktır.
Sonuç
Espor hızla gelişmekte olan ve ülkemizde de geniş kitlelerin ilgisini çeken bir spor dalıdır. Ne var ki herkes tarafından bilindiği üzere endüstriyel anlamda bu denli büyük hacime sahip espor ekosistemi bazı sorunları da beraberinde getirmektedir. Espor faaliyetlerinin taşıdığı ekonomik potansiyel ve sorunlarının kendine has olması çeşitli özel düzenlemeleri gerektirmektedir. Özellikle ticari anlamda büyük bir eşik olan bahis espor açısından şike kavramına da sebebiyet verme potansiyeli taşımaktadır. Tüm bunların yanında esporun kendine has yapısı ve diğer spor dalları için yapılan ortak düzenlemelerin kimi zaman esporu kapsamaması da göz önüne alındığında; Oyun Evleri’nin ve içinde gerçekleşecek eylemlerin nasıl değerlendirilebileceği, bunların yanında resmi turnuvalar haricinde çeşitli takımların birbirleri ile antrenman maçı gerçekleştirirken çevrimiçi yazışma ile birbirlerine yazılı şiddet uygulayabilme ihtimalleri gibi yalnızca espor açısından düşünülebilecek özel hususların ayrıca değerlendirilmesi önem arz etmektedir. Bu bağlamda tüm sorumluluğun özel hukuk sözleşmelerine veya oyun yapımcılarına bırakılması adil ve doğru bir çözüm yolu oluşturmayacaktır.